BASINA VE KAMUOYUNA
“Her ne ararsan kendinde ara,
Mekke’de Kudüs’te, hacda değil...”
Alevi örgütlerinin, akademik çevrelerin ve tüm aydın kesimin müşterek çaba ve mücadelesiyle devlet ya da hükümetler Alevi-Sünni meselesini eşit vatandaşlık temelinde ele alıp doğru bir analizle çözüme kavuşturmak zorundadır.
Aleviler ve bu ülke de yaşayan tüm farklı inanç grupları ülkenin vatandaşıdır.
Sünni ve Alevi çatışmasını bilgi eksikliği ve gerici eğitim programları ile sıcak tutan devlet bu adaletsizlikten artık vazgeçmelidir. On binlerce personeliyle anayasal din hizmeti veren ve bu anlamda holdingleşen diyanet elini cumhuriyetin laiklik ilkesinden çekmelidir.
Alevilerin Devletten ya da hükümetlerden talepleri nettir:
- AiHM’in Cemevlerinin ibadethane olduğu kararının bir an evvel uygulanması
- Laiklik ilkesi gereği devletin tüm inançlara eşit mesafede yaklaşması Sünni inanca göre oluşturulan Diyanet İşleri Başkanlığının kapatılması
- Zorunlu din derslerinin kaldırılması…
Alevi inanç önderleri ve Alevi toplumu bu istekleri konusunda ısrarlı iken, bu amaçla yıllardır mücadele ederken Devletin; Alevi dedelerini Kerbala ve umreye, Alevi gençlerini de eğitim kamplarında ehlileştirmesine sessiz kalmayacağız!
ALEVİLİK HAKTIR, ALEVİLİK VARDIR!
Aleviliğin en temel yaklaşımı, Hak ve adaleti yaşatmak ve hakikati gösterme gücünün insanda olmasıdır.
Devlet; bu yayılmacı zihniyetle toplumlar arasında Sosyal ve siyasi huzursuzluk yaratamaz. Siyasi partiler yaptığı tartışmalar içerisinde “Aleviliği” bir yaftalama aracı görerek, nefret suçu işleyemez!
Alevilerin bireysel inanç özgülüğüne müdahale eden devlet, inanç önderlerine kendi zihniyetiyle yaklaşma cesareti bulmuştur.
Oysa;
Alevi dedelerinin devletten istediği şey Kerbela, umre ya da başka dini bir etkinlik değildir. İnanç
önderlerimizin amacı başka coğrafyada yaşayan halkları değiştirme ya da dönüştürmek de değildir.
Bu nedenle irşat amacı güden hiçbir etkinlikte yer alma talepleri de yoktur.
Bizim kıblemiz insandır; farklıkları özgürleştirme ve özüne döndürmek ve gönül almaktır, insanın yüzünde Hakkı görme cesaretidir.
Bu nedenle bir kez daha hatırlatmak istiyoruz:
İnanç, ahlaki ve geleneksel değerlerimizi yaşatan Alevi dedelerinin Kerbela’ya gönderilmek istenmesi Alevi toplumuyla, inanç önderleri arasına sosyal mesafe koymaya yöneliktir.
Diğer taraftan dini ticari faaliyetlere alet eden Diyanet, Alevileri de bu pazar alanına çekmeyi planlamaktadırlar.
Aleviliği yok sayan, inanç merkezlerini tanımayan devlet, Alevi dedelerine neden itina ile yaklaşıyor? Bizler bunu sorguluyoruz, sorgulamaya da devam edeceğiz!
Sevgili canlar;
Geçmişten bugüne “Sünni İslam coğrafyasını “şekillendirmek adına halkları sürgün eden onların etnik yapısıyla uğraşan devlet, sürgün planını Alevilerin inançlarını değiştirme üzerine yürütmüştür. Alevileri cezalandırmış, arkasından türlü oyun ve entrikalarla onları yok saymıştır.
Sünnileştirme adına uyguladığı sürgün politikası ile Alevileri kendi coğrafyasından göçe zorlamış, onları yol gitmez –kervan geçmez topraklarda ehlileştirmeyi planlamış ancak; her defasında büyük bir yanılgıya düşmüş, gizli ve açık bir şeklide yaptığı asimilasyonlarda boşa çıkmıştır.
Çünkü Alevi toplumu her defasında dışa dönük müthiş bir muhalif kimlikle inancına sahip çıkmış, devrimci –ilerici ve özüne sadık bir toplum olmayı başarmıştır.
İşte; Devletin dizayn ve tasarım çabalarına karşı sosyolojik ve kültürel yaşam tarzını şiirleriyle,
deyişleriyle, nefesleriyle yeniden kuran ve muhalif bir dil oluşturarak; nice Pir Sultanlar, Nesimiler, Yunuslar yaratan Aleviler, inancının devrimci anlayışıyla günümüze gelmeyi başarmıştır.
DEVLET ALEVİLERİN HAKLARINI İNKÂR EDİYOR!
Çünkü;
-Kendi fıtratı üzerine doğan Alevi çocuklarını sünnileştirme –dönüştürme çalışmalarıyla fetihçi eğitim anlayışıyla “terbiye” etmek istiyor.
-Döneklik ve modern devşirme üzerine yetiştirdiği gerici entelektüel öğretim kadrolarıyla Alevi çocuklarının beynini yıkamak istiyor.
-Sünni ideoloji uğruna inançlı ve itikatlı bir toplumu sahte vaatler, tehditler, şantajlar ve zoraki çabalarla sindirmek istiyor.
-İnsan onurundan uzak uygulamalarla Alevileri katleden bir tarihe sahip devlet, gelecek nesillerin tepkisinden korktuğu için sözde insan hakları, demokrasi, özgürlük, eşitlik söylemleriyle kendisini aklamak adına düzmece planlar yapmak istiyor.
Geçmişi Alevilerin özgürlüğü ve hakları açısından ikiyüzlülükle ve şüpheyle dolu olan devlet son dönemlerde Alevi gençleri hedef almış, çeşitli eğitim ve inançsal projelerle “iç asimilasyon” yapmak istiyor. İşte tüm bunların sonucu Gençlik Eğitim kampı adı altında devletin Alevi gençlerini Hacı Bektaş’a götürmek istemesinin altında iyi niyet aramak mümkün değildir.
Devlet; okullarda, sınıflarda, kamuda hatta sokakta tahammül etmediği Alevi gençlerini kültürel- inançsal etkinliklerle kendine devşirmek istiyor. Bizler hiçbir Alevi gencinin bu yoz, çürümüş ve fetihçi kamplarında beyninin yıkanmasına izin vermeyeceğiz!
Alevi çocukları kamplarda değil, okullarda, sınıflarda, amfilerde ve cemevlerimizde haksızlığa, adaletsizliğe karşı duracak ve yarının ışığı olacaklardır.
Alevi toplumu bu planları sorgulamayacak kadar aciz bir toplum değildir.
Biz Alevi kurumları bugüne kadar Devletin asimilasyon politikalarına her alanda nasıl karşı durduysak, bugün de aynı kararlılıkla bu politikalara karşı duracağız.
Devlete çağrımızdır; taleplerimizi yerine getiriniz, bu oyunlarınızdan ve politikalarınızdan vazgeçiniz!
Alevi Bektaşi Federasyonu
Alevi Dernekleri Federasyonu
Alevi Vakıfları Federasyonu
Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu
Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı
Alevi Kültür Dernekleri
Pir Sultan Abdal Kültür Derneğini
Tüm Hakları Saklıdır © AVF